
Sanayi, sektör farkına bakılmaksızın faaliyeti açısından bakıldığında en zor olduğu kadar en çok haz veren bir işlemler bütünüdür. Hammaddeleri ve diğer faktörleri birleştirerek ortaya bir ürün çıkarmak ve bunu insanlığın hizmetine sunmanın yanında ülke ekonomisine katkıda bulunmak son derece önemli bir olaydır. Ancak sanayiye genel olarak bakıldığında teoride olduğu kadar kolay değildir ve kuruluş ve faaliyet aşamalarında hiç hesapta olmayan problemlerle karşılaşma olasılığı yüksektir.
Herhangi bir sanayi işletmesinin kurulması için öncelikle iyi bir fizibilite (ön yapılabilirlik) çalışması yapılmalıdır. Yapılan fizibilite etüdünde, gerekli sermaye miktarı, fabrika yeri ve büyüklüğü, gerekli makine ve teçhizat, gerekli insan kaynakları, üretilecek ürün gamının belirlenmesi, hedef kitlenin ihtiyaçlarının araştırılarak en iyi hizmetin verilebilmesinin olasılıkları, rakiplerin üretim miktarı ve satış politikalarının değerlendirilmesi gibi birçok çalışmanın doğru ve verimli bir şekilde yapılması zorunludur.
Yukarıdaki işlemler yapıldıktan sonra faaliyete geçince de tedarik süreci ve üretim aşamasında da çeşitli çalışmalar devam etmek zorundadır. Birçok faktörü bir araya getirerek üretim yapmak tahmin edersiniz ki son derece zor ve fedakârlık gereken işlemlerdir. İlerleyen süreçte de teknolojinin gelişmesine paralel olarak gelişen teknolojiye ayak uydurmak için yapılacak makine ve teçhizatın yenilenmesi, araştırma geliştirmenin ülke içinde ve yurt dışında doğru bir çalışma yapılması sonucunda üretimde yapılacak değişiklikler ve yeni ürün grupları, hedef kitlenin ihtiyaçlarında oluşabilecek değişimler, ürün maliyet hesaplarının kusursuz hesaplanması, satış bütçesine bağlı olarak üretim bütçesinin hazırlanması ve tüm bu faaliyetler için gerekli insan kaynakları biriminin oluşturulması, genel imalat giderlerinin minimuma indirilmesi gibi çalışmaların zamanında ve en kısa sürede yapılması zorunlu işlemler arasındadır.
İster ticari ister üretim işletmesi olsun kurulan her işletmenin amacı kar elde etmektir. Kâr elde etmek için ise büyümek gerekecektir. Ancak büyüme zamanında ve gerekli hesaplamalar yapılarak planlanmalıdır. İşletmelerin büyümesi ise öncelikle Pazar payının genişlemesi, ürün gamının çeşitliliği ve kalitesi, ihracat konusunda gerekli girişimlerin yapılması ve arttırılması için verimli çalışma yapılarak uluslararası pazarlarda rekabet kurallarına uyulması, gelişen teknolojiye uygun olarak ürün üretebilmek için gerekli yatırımların yapılması, tedarik zincirinin oluşturularak gerekli hammadde ve ara mal ihtiyacının en uygun şekilde temin edilmesi gerekecektir.
Ancak bu işlemler için gerekli kaynak sağlanması ve kaynağın da en uzuz maliyetle elde etmesi gerekecektir. Ülkemizde sanayi kuruluşlarının benim tahminime göre% seksen kadarı ek kaynak kullanmaktadır. Ek kaynak maliyeti ise ülkenin ekonomik koşullarına göre değişiklik gösterebilir.
Ülkemizde sanayinin problemlerine gelecek olursak;
En başta fabrika yeri ve büyüdükçe artan daha büyük fabrikaların kira bedellerinin astronomik seviyelere gelmesi nedeniyle büyüyemeyen işletmeler söz konusudur. Bu sorunun çözümü ancak ve ancak devletin uzun vade ve düşük faizli bina kredisi vererek üretim kaynaklarının önünün açılması gerekir. Organize sanayi bölgelerinin sayılarının artmasına rağmen fabrika binası yeri sanayinin en büyük sıkıntılarından biridir.
Ek kaynak ihtiyaçlarının giderilmesi her zaman mümkün olmayabilir. Çünkü bu konu ülkenin ekonomik durumu ile yakından ilgilidir. İçinde bulunduğumuz dönemde politika faizine bağlı olarak kredi maliyeti oldukça yüksek olduğundan bazı işletmeler küçülmeye gitmekte bu da üretimin azalmasına ve buna bağlı olarak ihracat siparişlerinin gerilemesine, ek kaynak bulunamamasından dolayı küçülmeye işçi çıkararak başlanmasından sonra ülkede işsizlik rakamlarının artmasına yol açmaktadır. İşte bu tür problemlerin temel nedeni yüksek enflasyondur ve politika faizi de enflasyona bağlı olarak sekiz aydan bu yana %50 oranında sabit tutulmaktadır. Aralık ayında olmaz ise ocak ayında mutlaka politika faizlerinin düşmesi beklenmektedir ama her yıl olduğu gibi ocak ve şubat aylarında aylık enflasyon yüksek çıkacağı için faiz indirimi de bu aylarda aynı kalabilme olasılığı vardır. Dolayısıyla ülke olarak bir müddet daha sıkıntı çekmek durumundayız.
İşsizlik artış göstermesine rağmen sanayi işletmelerinde ara eleman bulmanın son derece zor olduğu gözlenmektedir. Örneğin bir fabrikada kaynakçı bulmak, inşaatlarda kalfa bulmak zor olmaktadır.
Ülkede geçerli olan kanunların da sanayiyi etkilediği kesindir. Hükümet gerekli gördüğü zamanlarda ithalatı azaltmak, ihracatı çoğaltmak, yurt içi fiyatları kontrol altına almak gibi amaçlarla gümrük vergileri çıkarabilir veya uygulamadan kaldırılabilir. Özellikle tarımsal ürünlerde bu tür işlemlerin çok sıkı takip edilmesi elzemdir.
Üretimde problemler oldukça fazla olduğu kesindir. Ancak ülkenin kredi notunun arttırılması, dış ticaret açığının azalması, ekonomik güvenin oluşması, devletin vergi gelirlerinin çoğalması, işsizliğin azalması, merkez bankasının döviz rezervlerinin artması ve buna bağlı olarak enflasyonun kontrol altına alınması gibi birçok faktör ülkede üretim kaynaklarının doğru ve en verimli şekilde kullanılmasına bağlıdır. Bu bağlamda üretim yapan işletmelere verilen destekler arttırılmalı ve ithal ikame üreten işletmeler daha çok desteklenmeli, verilen kredilerin doğru kullanılması için sıkı ve sürdürülebilir denetim yapılması gerekir.
Sonuç olarak üretim, ülke kalkınmasının vazgeçilmezidir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar