Yaklaşık üç yıldan bu yana devam eden yüksek enflasyonla mücadele devam ediyor. Sıkılaştırılmış para politikası, yüksek faiz, döviz kurlarının yatay seyretmesi, artan vergiler vd. olduğu halde enflasyon neden düşmüyor.

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki geçmiş dönemde uygulanan yanlış para politikasının düzeltilmesi konusu epeyce bir zaman alacaktır. Dünyada 56 ülkede yapılan bir araştırmada şok enflasyonun normale dönmesi ortalama 3,4 yıl olarak bulunmuştur. Bu süre bizde neredeyse dolmak üzere olmasına rağmen yüksek enflasyonla yaşamaya devam ediyoruz. TCMB tarafından yapılan revizeye göre 2024 sonu hedefi %44,2025 yılı sonu için ise %21 enflasyon oranı ifade edildi. Bu yıl yapılan dördüncü tahmin değişimi yapıldı. Ancak aylık bazsa fiyat artışları %3 civarında gerçekleşiyor. Başka bir deyişle yıllık enflasyon düşmesine rağmen aylık oranlara bakılınca fiyatların sürekli yükseldiği yani enflasyonun düşmediği görülüyor ve bu arada yapılan tahminlerin 2024 sonunda TÜİK e göre tututtuğu görülüyor.

Uzun süreden bu yana uygulanan sıkı para politikası pek işe yaramamış gibi gözüküyor. Politika faizinin yüksek olmasından dolayı ülkemizde sanayi üretimi son yedi aydan bu yana sürekli azalıyor. Doğal olarak politika faizlerinin yüksek olması ticari veya diğer kredi faizlerinin de yükselmesine neden oluyor. Yaklaşık %70-75 civarına kadar yükselen kredi ortamında şirketle kredi kullanmaktan uzak durmak zorunda kalmakta, kredi kullanan işletmeler de bu maliyetleri üretime yansıtmaktadır. Peki faizler düşürülme ihtimali var mı? Benim kanaatime göre eylül ayında faiz indirimine gidilmeli idi ama aralık  ayında da para piyasaları kurulunda politika faizlerine dokunulmadı ve pas geçildi Çünkü faizler yüksek olduğu süre zarfında ülkede sanayi üretiminin düşmesi sonucu iflas ve konkordatolar artar hatta iflaslar çoğalır, işsizlik artar, ekonomik büyüme küçülmeye doğru gider, üretim azalmasından dolayı ihracat istenilen seviyeye ulaşamaz, devletin vergi gelirleri azalır, merkez bankası döviz rezervlerinde yükselme olmaz. Dolayısıyla ekonomik göstergelerin yükselmesinde en büyük faktör olan üretim kaynaklarının en doğru ve en verimli şekilde kullanılması gerekir.

Aralık ve ocak ayında politika faizleri 250 şer baz puan düşürülerek politika faizi %45 seviyesine gelmiş oldu.TÜİK e göre dezenflasyon dönemine girdiğimizi düşündüğümüzde bundan sonra da enflasyona paralel olarak politika faizleri düşer ve yukarıda saymaya çalıştığım ekonomik olumsuzluklar da ortadan kalkar.

İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz döneminden çıkabilmek ekonominin başına kim gelirse gelsin en az üç yılımızı alacaktır. Çünkü ekonomide bozulan dengeleri tekrar düzeltmek kolay bir işlem değildir ve millet olarak önümüzdeki süreçte daha zor bir gelecek bizi bekliyor. Bu süreçte daha çok yoksullaşacağız ve geçim sıkıntısı devam edecek gibi gözüküyor.

Enflasyonun sebeplerinden biri olan iç talebi daraltmak amacıyla uzun bir zamandan bu yana uygulanan ve daha bir süre daha devam edeceği söylenen sıkılaştırılmış para politikası tek başına yeterli değildir. Bunun yanında sıkılaştırılmış maliye politikasının da süratle uygulanması gerekir. Maliye politikası iki faktörden oluşur.

*Vergilerin yükselmesi

*Kamu giderlerinin kısıtlanması

Vergilerin yükseltilmesi içinde bulunduğumuz dönemde sın derece zordur. Çünkü hükümet vergi artışları konusunda her türlü enstrümanı kullandı ve ayrıca vergilerin yükseltilmesi enflasyon olarak geri dönecektir.2025 yılı için vergi, harç gibi giderlerin artışı yurt için üretici enflasyonunun 12 aylık ortalaması olan %43,93 olarak yeniden değerlendirilecektir.

*Kamu giderlerinin kısıtlanması için bundan bir süre önce açıklanan programa göre yaklaşık 100 milyon TL tasarruf tedbirleri açıklanmıştı. Ancak uygulandığını söylemek çok zordur.

Ülkemizde asgari ücretli ve en düşük emekli aylığı alanların toplamı neredeyse çalışan nüfusun yarısı kadardır ve sürekli açlık sınırının altında gelir elde etmektedir ve asgari ücret normal ücret seviyesine yükselmiştir. Öncelikle dar ve sabit gelirlilerin normal yaşam maliyetini karşılayacak ücret almaları gerekir.

Enflasyonun yüksek seyretmesinde en önemli etken konut, gıda, eğitim, ulaştırma gibi halkın en çok ihtiyaç duyduğu kalemlerde enflasyonun dirençli olmasıdır. Öncelikle gıda enflasyonu sürekli yükselmektedir ve çözüm tedbirleri (Çiftçilerden ÖTV ve KDV’nin alınmaması, zirai ilaç, tohum, fide vd. giderlerinin astronomik şekilde yükselmesi) hep ötelenmektedir. Ayrıca kira ücretlerindeki artış da enflasyonun en önemli sebeplerinden biridir.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi faiz artışı talebi düşürmek içindir ama bundan daha fazla yükselmesi kesinlikle düşünülemez ve artık düşmesi gerekir. Çünkü üretim yükselmesi en büyük ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz.

Bir başka konu da yabancı yatırımcıların ülkemize gelerek sabit sermaye yatırımları yapmasıdır. Merkez bankası rezervlerimiz son üç aydan bu yana yaklaşık brüt 160 milyar dolar seviyesine yükselmiştir ama bu gelen para sıcak para veya carry trade yöntemiyle gelmiştir ve bir müddet sonra gidecektir. Dolayısıyla yabancı yatırımcıların ülkemize gelebilmesi için ekonomik güven endeksi yüksek olmalıdır. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarından ülkemizin notları yükselmektedir ve bizim için daha doğrusu yabancı yatırımcı için son derece önemli gelişmedir.

Yukarıda kısaca bahsetmeye çalıştığım konuların her biri ayrı bir makale konusudur ama yerimiz yetmediği için şimdilik bu kadarla yetinmek zorundayım.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

zozcivan@hotmail.com